29.09.2017

Üçten Gelen -36

Selam dedi önce. Hiç beklemediğim bir andı benim için. Görmek, duymak ki en kötüsü de kokusunu hissetmek. Aynı parfümü sıkmış. Bir fıs, eminim. Onca yılın verdiği yorğunluk, onca yaşlılık belirtileri.  Hepsi de anlatıyor, hepsi de tek tek yaşananların üzerinden ağır ağır geçercesine anlatıyor hemde.
Birden tebessüm ettim. Tutamazdım zaten dudak etrafımdaki kasları. Hatırladıklarım, ortak yaşantımıza uzandığı için tebessüm ettirirdi zaten. Zaten hala unutamamıştım. Yok yok unutmamıştım diyelim biz ona. Sanki, son maçında inanılmaz bir geri dönüş yapan boksörün, maç sonunda ki sevincini unutamayacağı gibi. Yollar sonra bile konuşmak, merhabalaşmak belki bir kahve içmek. 
Eskileri, fazla yaralar açmayacak, hafif güldürecek, hafif düşündürecek konuları konuşmak. 
Ayrı yolların çok uzak bir gelecekte yanlışlıkla kesişmesini birbirine anlatamayan iki insan. Anlatmak için çabalayan ve her seferinde saçmalayan. 
İki çocuğu vardı artık. Biri 21 diğeri 16 yaşında. İkisi de kız. İkisi de esmer. Yeşil gözlü. Birisi beyaz tenli birisi buğday. Biri ona, diğeri kocasına benziyor. Mehmet'e. Büyük olan. Kocasına o benziyor. 
Biri yıpranmış vücudunun şekilsizleri normal bence. 2 çocuk ve tamı tamına 46 yıl. Ama hala alımlı. Bir kere pazarlama müdürü. Kendisine bakması lazım. Yoksa onu alaşağı etmek isteyen çok insan var o koca plazada.
O sabah uyandığında hiç bir şeyin farkında değildi evden çıktığında. Aslanın kucağına, ölümü gittiğini bilmeden giden geyik gibi gitti plazaya. 12 dakika gezindi otoparkta. 7 dakika asansör önünde beklemek zorunda kaldı. 4 asansörden 2 si tadilattaydı. 
Plaza hayatından kurtulup, Ege'ye yerleşmeli, küçük bir bahçede yetiştirmeliydi sebzeyi meyveyi. İstekli fakat cesaretli değildi bu konuyu Mehmet'e açmaya. 
Güçlü bir adamdı kocası. Patron. Araç filo şirketi sahibi. 767 araçtan oluşan dev bir filo. Koskoca bir kabilenin sahibiydi onun gözünde. Parmağını şıklatmasıyla dünyayı terse döndürebilirdi. 
Neden şimdi karşılaşmıştı acaba. 27 yıl sonra. Kalbi nasıl olurda böyle bir tepki vermişti. Bu nasıl bir cesaret, neyi ve neden unutamamıştı. Nasıl olurda bunca yıl bu duyguyu içindecsaklamasına izin vermişti. Tehlikeli ama çekiciydi onun için. Farenin peyniri almak pahasına kapanın içine girmesi gibi tehlikeli. 
Fakat hayat, yapılmaması gerekenleri yapmaya başladığında keyifliydi. Biliyordu. İstiyordu. 
Peki nasıl durdurmalıydı?