9.11.2011

İçten Gelen-2 (Anı)

Güzel bir başlangıç yapmak için gittim…


Bazen ayaklarım geri geri gitmek ister aklıma geldiğinde, bazen koşar adımla yaklaşmak isterim. Uzun zaman aralıkları ile görebildiğim için korkarım bana kızmasından ve bu zamana kadar neden gelmediğimi sormasından. Ne olursa olsun gitmem gerektiğinin ve her türlü soruya göğüs germem gerektiğinin bilincinde giderim ziyaretine. Hazırımdır, istediği kadar kızsın derim, üstüme gelsin, hesaplar sorsun, ağzına geleni söylesin, utandırsın söyledikleri ile beni derim.
Her seferinde, ayrılırken yanından kazanmış olmanın vermiş olduğu rahatlığa güvenerek gittim yanına...


Köşelerden dönerken hep aklımda olan şey, ona biraz daha yaklaşırken duyduğum özlemden başka hiçbir şey değildi. Kim söyledi bilmiyorum ama, yıllar önce birisi bana ‘ ayak seslerinden kimin geldiğini anlarmış’ dedi. Ben hep onun ümidiyle, giderken ‘ evet ‘ diye bağırırdım içimden, sokaklarda yüzüme anlamsız bakan insanlara. Onu görmek istediğimi, özlediğimi bağırırdım belki de yolda yürüyen insanların yüzlerine.


Belki de beni duymasını bekleyerek ‘evet’ diye bağırırdım kendisine. Yanına gidene kadar belki de benimle sohbet etsinde, bende yalnız başıma yürürken bu heyecanı biraz olsun bastırabileyim.
Herkese selam verdikten sonra, kafamı eğip yanına doğru yürümeye başladığımda, o heyecan iyice artmakta ve hayata karşı bir bir örmüş olduğum duvarlar birer ikişer yıkılmaya geçiyor. Son adımında ise selam vermeden duyduğum göçük sesi , gözlerimi kapattığımda gördüğüm duman bulutu da bu yüzden.


Bu sefer bir şeyler farklı…


Ellerimi açıp Tanrı’nın, iyilik tozlarını avuçlarıma doldurmasını beklerken geçirdiğim zaman, diğerlerine göre hayli uzun.
İyice ağırlaşmıştı artık… Avuçlarımın kenarından iyilik tozları dökülmeye başlamıştı. Son bir kuvvet ile ellerimi yüzüme götürüp, sanki iki avuç suyla yüzümü yıkarmış gibi ovaladım.

Hayır dökme…


E.C. nin anısına.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

cem ben. arada sırada karalıyorum sadece.