27.11.2011

Dublörün Dilemması

Albino olasım geldi. Öylesine, internet üzerinde amaçsızca gezinirken aldığım bir haberden ötürü albino olasım geldi. Çok eski zamanlar denilemeyecek bir zaman dilimi içerinde okumuş olduğum bir kitabın baş karakteri albino. Yolda birisi beni çevirse ve arkadaş, bir kitap okumak istiyorum ama aklıma okuyabileceğim bir kitap ismi, yazarı vesaire gelmiyor dese; bende ona hiç çekinmeden, üflemeden püflemeden, sonunu düşünmeden, korkmadan, zaman ve mekan gözetmeksizin Murat Menteş oku derim. Hatta dahada nokta atışı yapıp 'Dublörün Dilemması'nı oku derim. Sıkılmadan okunabilecek bir kitap. Afilli Filintalar sitesini hemen hemen hergün ziyaret ettirebilecek bir kitap. Murat Menteş ' ten Afilli Filintalar ' a atlayış yaptırabilecek bir kitap. Korkma Ben Varım ı merak ettirip aldırabilecek bir kitap. Biraz Alper Canıgüz sevdiren, Onur Ünlü izlettiren bir kitap. Behzat Ç. okutturan ve izlettiren bir kitap. Afilli Filintalar'ın hepsini merak ettiren bir kitap kısacası.

Dublörün Dilemması'nın filmi çekilmeye başlanmış ve büyük ihtimalle yönetmen koltuğunda Onur Ünlü olacaktır. Kitabımın Murat Menteş tarafından imzalanmasının üstünden -Deniz Tapkan'a sonsuz teşekkürler- kitabın filminin çekilmesi benim içim süper bir haber oldu. İmzalı kitabı elime aldığımda hissettiğim çoçuksu sevinci, filmi izlemek için giderken de hissedeceğimden o kadar eminim ki, şimdiden G serisinden 5 ve 6 nolu koltukları kafamda rezarvasyonladım.

En merak ettiğim sorulardan bir tanesi ise, Albino'yu kim oynamalı ya da oynayacak?

26.11.2011

Azil

Beden yerine zihin ile nefret etmek cinayetleri, beden yerine zihin ile sevmek ise yalanları azaltacaktır.

Beden yerine zihinle çalışmak işsizliği, beden yerine zihinle var olmak tatmin sizliği yok eder.

Unutma ki zaman gidilecek yeri olmayanların evidir. Sadece onları ileriye taşır. Ölümcül bir hastalığa sahip olan ile intihar etmekten yorgun düşenin ortak noktası, ilerleyen zamanda geri gidiyormuş gibi görünmeleridir.

19.11.2011

Yalnızlık Gittiğin Yoldan Gelir

İkinci kadehime başlamadan söyleyeyim, bak bu kente bir gün temelli döndüğümde; Samatya'dan Sultanahmet'e, Edirnekapı'dan Avrasya'ya, Fener'den Zeyrek'e, Beyoğlu'ndan Sarıyer'e, Beykoz'dan Kadıköy'e dek sokak sokak gezip, ulaşabildiğim unutulmuş ve göz ardı edilmiş tarihi yapıtlardan özür dileyip, onların varlığını insanoğluna duyuracağım... S.A-Yalnızlık Gittiğin Yerden Gelir-

9.11.2011

İçten Gelen-2 (Anı)

Güzel bir başlangıç yapmak için gittim…


Bazen ayaklarım geri geri gitmek ister aklıma geldiğinde, bazen koşar adımla yaklaşmak isterim. Uzun zaman aralıkları ile görebildiğim için korkarım bana kızmasından ve bu zamana kadar neden gelmediğimi sormasından. Ne olursa olsun gitmem gerektiğinin ve her türlü soruya göğüs germem gerektiğinin bilincinde giderim ziyaretine. Hazırımdır, istediği kadar kızsın derim, üstüme gelsin, hesaplar sorsun, ağzına geleni söylesin, utandırsın söyledikleri ile beni derim.
Her seferinde, ayrılırken yanından kazanmış olmanın vermiş olduğu rahatlığa güvenerek gittim yanına...


Köşelerden dönerken hep aklımda olan şey, ona biraz daha yaklaşırken duyduğum özlemden başka hiçbir şey değildi. Kim söyledi bilmiyorum ama, yıllar önce birisi bana ‘ ayak seslerinden kimin geldiğini anlarmış’ dedi. Ben hep onun ümidiyle, giderken ‘ evet ‘ diye bağırırdım içimden, sokaklarda yüzüme anlamsız bakan insanlara. Onu görmek istediğimi, özlediğimi bağırırdım belki de yolda yürüyen insanların yüzlerine.


Belki de beni duymasını bekleyerek ‘evet’ diye bağırırdım kendisine. Yanına gidene kadar belki de benimle sohbet etsinde, bende yalnız başıma yürürken bu heyecanı biraz olsun bastırabileyim.
Herkese selam verdikten sonra, kafamı eğip yanına doğru yürümeye başladığımda, o heyecan iyice artmakta ve hayata karşı bir bir örmüş olduğum duvarlar birer ikişer yıkılmaya geçiyor. Son adımında ise selam vermeden duyduğum göçük sesi , gözlerimi kapattığımda gördüğüm duman bulutu da bu yüzden.


Bu sefer bir şeyler farklı…


Ellerimi açıp Tanrı’nın, iyilik tozlarını avuçlarıma doldurmasını beklerken geçirdiğim zaman, diğerlerine göre hayli uzun.
İyice ağırlaşmıştı artık… Avuçlarımın kenarından iyilik tozları dökülmeye başlamıştı. Son bir kuvvet ile ellerimi yüzüme götürüp, sanki iki avuç suyla yüzümü yıkarmış gibi ovaladım.

Hayır dökme…


E.C. nin anısına.