25.11.2010

gece 03:02

gecenin her hangi bir saati uyanmak değil insanı zorlayan, o saat dilimleri içerisinde kendine inanılmadığını düşünmek kadar.. talihsizlikler hep mi bulucak bakalım merakımı katlarcasına kafamı kurcalamakta. neyse ki sabah saat 8 gibi anca tatlıya bağlanan yanlışlık, ilerleyen saatlerde unutulucak ve yerini tatlı bir çift söze bırakıcak.. sanırım bu şekilde olması zaten tercih edilebilir bir durundur.... günaydın gerçeğim:)

14.11.2010

PAZAR.........

içimdeki herşey karşımda durup benden hesap soruyormuş gibi hissettiğim bir gün oldu pazar günü akşamı.... tam olarak kelimelere Döküp anlatamadım belki, belki kelimeler tam olarak anlatamadı içimden gelenleri. halbu ki bu zamana kadar hiçbir şekilde böyle zor karşılaşmamıştım hayatımda olanları kelimelere yansıtmakta. zordu gerçekten zordu bu hafta sonu pazar akşamı yaşadıklarım. hani bazen dilersinz ya bazı şeylerin çok güzel gitmesini ve kesinlikle hiçbir dış etkenden zarar görmemesini işte tam anlamıyla bilemedim ben aslında orda kendimin dış etken olduğunu ve aslında benim zarar vermemek adına attığım her adımın zarar verdiğini,yıprattığını,yorduğunu,ağlattığını,kelimelerin biranlık dahi olsa tükendiğini hatırlattığını...gidişi itibariyle üzgün suratlar gönderilmeye başlatıldığını, sanki akan her şeyin artık akmıyacakmış gibi hissettirdiğini, bastığın tuşlara basarken aslında parmaklarını kullanmadığını, aklının seni yönlendirmediğini, tüm hücrene kadar aynı duguyu hissedip bunu kelimelere dökememediğini.... gitmek... ama aslına bakarsan aklının,ruhunun,dudaklarının,kalbinin gitmediğini bilmek ve onunla daha mutlu bir hafta geçirceğini bilirken o pazar akşamının seni parçalara ayırdığını hissetmek...olur demi insan bazen istemeyerek kırar demi...kırmamak için çabalarken kırmak...hatta öyle bir parçalamak ki toparlayamıyacağını düşünerek daha da parçalamak...ya da toparlamak için sanki kendini yetersiz hissetmek... pazar... hayatım boyunca hep sevmiştim sanırım uyandıktan sonra kahvaltı yapmak, gazete okumak çay eşliğinde, belki kitap okumak kahve eşliğinde... sonra arkadaşlarınla geyiğin dibine inmek ve orda saçma oluğunu bilerek zaman geçirmekten bayılmak pazar günü... bu pazar olmadı be yapamadım ya da yaptım evet bişeylerin dibine kadar indim.. istedim mi? hayır istemeden indim hemde dibine kadar indim.. ordayım... olsun sanırım yapabileceklerimi yaptım kırmamak için kırdım, yıpratmamak için yıprattım en acısı da ne biliyor musun ağlatmamak için ağlattım................. pazar günü, bu pazar hayatımın en iyi giden pazar günün... bir felaketi eşiğinden çevirmek için uğraşmakla yetinmek ne demekmiş onu anladım.. bu pazar yorulmak gerçekten neymiş onu anladım, kaybetmemek için.. bu pazar ağlama demeyi öğrendim hemde her bir hücremle isteyerek demeyi... pazar günleri her zzamn iyi değilmiş onu öğrendim bu pazar, her zaman pazarın iyi olmadığını öğrendim kurtarmak için uğraştığınz zamanlarda... bu pazar... o hayal hiç bitmesin istiyorum bu pazar....PAZAR.....

12.11.2010

anlık bi konuşmadam...

-Aşkım buldum
-.......
-Bana ne de biliyo musun?
-.....
-Ben böyle duruyorum ya!!
-....
-koalam de bana:))
-Tamam aşkım:))) çok yaratıcı oldu:))

Keşfetmeye Değer Mi ?

Peki hayatında kaç kişi bu zamana kadar 177 km/hz ile hiç güvenmediği bir arabada giderken, camlar yarıya kadar açık ve araba içerisinde bir fırtına koptuğunu düşünürken daha fazla duymak için neden müziğin sesini yükseltir ki? Hatta beğenmediğin arabada Him den 'its all tears' çalıyorsa. Her halde o gün zamanda tam olarak istediğim saat diliminde bir saniyelik geçmişe gitmek pahasına neler verebiliridim derken biri size on yıl hatta bir yıl hatta ve hatta bir ay, bir gün, bir saat,bir dakika dese siz neler verebilirdiniz bir düşünsenize! 178km/hz yapmadığım biranda yan koltukta rahatsız olduğunu söyleyip camı kapatması ile birlikte bu zamana kadar ki olan inancımın hepsini terse çevirceğinin farkında olduğunu düşündüğüm bir kelam etmesi hayatıma ne kadarda hakim olduğunun bir göstergesiydi besbelli. İlk olarak yarım açık olan camını kapattıp arabanın içerisindeki fırtına atmosferini değiştirmesi onun bana sunmuş olduğu teklifi daha iyi duymamı sağladı ki korkudan bastığım frenin hiçbir işe yaramadığın anlamam ise sadece hayatımın hiç ama hiç değer vermediğim bir saniyesini keşfetmemin başlangıç günü olan 5 mayıs 2005..

8.11.2010

mutfakta hamsi yapan bir gözde, salonda gerçeğine bilet almaya çalışan bir cem:))) gerçeğime teşekkür....

hamsi kokularırnın altında açlığını unutup sanki tıka basa tokmuşum gibi hissettiğim anlardan bir tanesiydi:)) neden mi?? tabiki de senin gelişini yönetebilmek adında uğraşmakla meşguldüm sevgilim:) ve inanırmısın o kadar zor geldi ki bana ilk defa bir bilet almaya çalışmak internet başında gelemiyeceğini( istediğimiz saatler diliminde )düşünmekten olsa gerek... ama neyse ki geliş biletini aldığımda ilk aklıma gelen keşke pazar sabahı yanımda olsaydı ve ben yine o gün ona(aşkım'a) sarılarak uyasaydım ne güzel olurdu demi gerçeğim:) neyse ki ha pazar ha cumartesi ben sana sarılıp uyduktan sonra pek değişen bişey olmadığı için... ya ben ne söylemek için yazmaya kalktım ne söylüyorum....
asıl bahsedilmesi gereken bu hafta sonu bana yaşattığın güzel dakikalar için sana olan minnettarlığım ruhum... teşşekkür ederim yanımda olduğun ve beni anladığın için.. teşekkür ederim beni dinleiğin ve bana saygı duyduğun içn.. teşekkür ederim yanımda olmak için çaba sarfettiğin için.. teşekkür ederim beni öptüğün için...bana sarıldığın için.. gözlerimin içine bakarak beni sevdiğini söylediğin için arkasını aramadan bana karşı her türlü iyiliği yapmaya çalıştıgın için... gerçeğime teşekkür....