Karnımda ki kelebeklerin kesinlikle kanat çırpmadığı ,
aldığım nefesin nasıl olur da bu kadar anlamsız olduğu, televizyonda dünya
üzerine hiçbir şey öğrenmek istemediğim, attığım adımların anlamsız olduğuna
inandığım, yaptığım kahvaltı, yediğim meyvenin lezzetsiz olduğu gün 5 mayıs.
Dünyanın en hızlı yüz
metre koşucusu gibi çıkış yapmışken, saniyede, on metrelik bir alanı geçmeye
başlamışken, arkanızdan gelenlerin toz toprak içinde, seyircilerin ise; onlara yumurta ve domatesle yuhlamaları söz
konusuyken takılıp düştüm ben.
Bu hayat çok değil, bundan 13 yıl önce hızını alamamış tazıdan, kaplumbağa yarattı. En küçük dişli
olduğumu sandığım hayatında, en büyük dişli olduğumu öğrendiğimde ise; yalnızca
8 yıl geçmişti. -H.C' ye-
Nasıl olur demeye başladığım 13 yıl öncesine dair
hatırladığım güzellik hiç yokken, 15 yıl öncesine gitmek de artık, bir zaman
yolcusu olmayı gerektirmekte.
Geciktim. Üzgünüm. O gece için, orda olamadığım için,
üzgünüm.
Koca bir çınarın devrilmesini kalbimin her bir bölmesinde hissettiğim
gün, 5 Mayıs.