23.01.2012

İçten Gelen-3


Yemeğimi dışarıdan söylediğim günlerden bir başkası, yine. Şuan hiçbir sosyal paylaşım sitesinde olmamanın hayatıma bir hafiflik katabileceğini düşünebilecek kadar basit bakıyorum hayata. Şuan aç karnımı doyurmanın tek amacım olduğunu düşündüğüm kadar basit bakıyorum hayata. Bir köprünün altında, son dozu kullanmaya çalışan çocukların etrafına, gelen giden var mı diye baktıkları gibi monitöre bakıyorum, ne gereği varsa. Uzun zamandan beri yaz(a)mamak insanda yazma istediğini aldığı gibi okuma(ma) isteğini de alıyormuş. Karışık bir akıl, labirente bırakılmış ve peynirin kokusuna doğru gitmeye çalışan bir fare hesabı. Sessiz bir çığlık atıyorum şuan kendime-burada Oksimoron yaptım-. Karışık şeylerden-şeylerden kasıt ne ise- düzgün anlamlar çıkarmaya çalışan, bilgi yarışmasında savaş halinde olan insan misali, ceviz içine benzeyen beynimi yoruyorum delicesine. Leyla ile Mecnun var bu akşam. Bu arada Selçuk ALTUN okumak Leyla ile Mecnun izlemeye ne kadar benziyormuş, şimdi anladım. Küçükken boynuzları olan, turuncu, şişko mu şişko, ve en önemlisi hiç birşeye benzemeyen bir yaratık oyuncağım vardı. Basketbol topu gibi içi de hava doluydu. Onun üzerine çıkar, boynuzlarından tutar, sıçraya sıçraya evin içinde o oda senin bu oda benim mantalitesinde gezinirdim. Bu ne ya oradan oraya atlamış diyorsanız hemen söyleyeyim; şuan bir adet büyük boy pizzayı tek başımı tükettim. Yakındır yani oyuncak olmaya. Bu blog huzurunda takip eden etmeyen herkese özrü bir borç bilirim, yazdığım yazılar cvlerin kapak kısmında ki 500 karakterle kendinizi anlatın tadında kısa olduğu için diyesim geldi birden bire. İngiliz ressam Henry Aston Barker ın resimleri gibi bi yazı oldu sanırım. İdare edersek sevinirim. Elias Canetti'nin dediği gibi 'yer yüzü beş dakika içerisinde çöle dönüşücek olsa, tutunulası tek kitaplar var' dan yola çıkarak bu yazıyı saklıycam. Çok hoşuma gittiği için de KL' nden ufak bir alıntıyla yazıya son vermek gerek. Bir ülke ki insanatı kulaklarını örtmenin dışında çırılçıplak gezer. Ve orada tüm ayıp, kulak içinde ikamet eder.SA'un KL atlı kitabından.