22.06.2014

sen gittin ve herkes ölmeye başladı

sen  gittin ve herkes ölmeye başladı.

yalnızlıktan kudurmuş bir çocuğun arabaların kaportasını anahtarla çizişi gibi ruhumun kemirilişi de hep sinsiceydi. buna rağmen ansızın berraklaştığı oluyor bulanık günlerin: hala soğuk biralar oluyor ve bazen güzel kızlar. yağmurdan sonra saçlarını havluyla kurulamam gibi olmuyor, o kalibrede sevda görmedim. öptüm ama içime çekmedim.

sen gittin ve herkes ölmeye başladı.


şimdi dilediğim sayfadan başlayabileceğim bir kitap öner bana. başsız ortasız vesonsuz bir hikaye öner. bir üstat öner bana, dergi kurmuş olmasın. ne çok utandık mazideki yaralardan ve her adımdan ele geçirilme korkusundan. ismet özel mi metin altıok mu, yoksa hiç mi ortak arkadaşımız kalmadı?


sen gittin ve herkes ölmeye başladı.


elinden bir şey gelmemenin acısını iniş takımları olmayan melekler bilir. bir arabanın farlarına kilitlenip kalmış sincaplar bilir. suyun dibine ağır ağır çöken taşlar bilir. matkapla göğsünün ortasında açılmış bir pencere düşün. perdeyi aralayıp kendi yarandan bakıyorsun dünyaya. eskisi gibi acısımıyor ve de asıl bu acıtıyor.

sen gittin ve herkes ölmeye başladı.

love story tadında başlayan bir filmi potemkin zırhlısına çevirmeye ne hakkım var. çok şükür yaşıyoruz, çok şükür yazıyoruz diyorum; ama niye anlatıyorum bunları? belleğin unutuşa karşı mücadelesi mi sadece. ne münasebet, bu benim sekronize yalnızlığım.

sen gittin be herkes ölmeye başladı.

birleşince kısa devre yapan parmak uçlarımız öldü önce. sonra yeşil ödü benim için. sonra kahverengi. sonra ilk öpüştüğümüz yeri kalbimden bıçakladılar. on iki yıl geçti, susmak ne kısaymış. sen 'böyle ne güzel sonsuza kadar susalım' diyorsun. sonsuzluk bir gün herkesle konuşur sevgilim, bunu da biliyorsun.

sen gittin ve herkes ölmeye başladı.