11.06.2011

Artık

Kafamın içinde filler dans ediyormuş gibi hissetmeye başlayalı pek de uzun zaman olmadı aslında. Hiç bir zaman bitmeyecek olan bir yol çalışmasında hilti kullanıyormuş gibi hissediyorum artık. Attığım adımlar başarısızmış gibi hayata, ve yapmaya çalıştığım anlamlı bir o kadar da anlamsızmış gibi. Yorucu yaşam tarzları, uğrak olmayan ama yine de iflas etmeye ramak kalmış yol üstünde ki bir restoran gibi kapatmamaya direniyorum dükkanımı. Bana bakan siyah kedi, çoğu zaman yakmaya üşendiğim tabure üstü lamba, kapı arkasında her zaman yeri orasıymış gibi asılı bir kaç kirli gömlek, bitmeyen bulaşıklar sırdaş olmuş farkına varmadan yalnızlığa. Çoğu zaman bir kaç soğuk içecek rahatlatır oldu reflü denen ve çoğunlukla stres ile nüks eden tatlı yakmayı. Büyük bir sessizlik ile uyanır, su sesiyle ayılır oldum, güneşin yüzüme vurduğu ısı ile değil. Olsun demeler büyük bir parçanın tamamlanan ufak ayrıntıları oldu. Yorucu oldu hatta o ayrıntıları kabullenmeye çalışmak, sıkıcı ve itici...

Yazmak ile rahatlatır oldum, okumak ile. Görmek daha bir karmaşık hale getirdi, dışarıda ki koşuşturmaya dahil olmaya çalışmak cabası. Zaten artık dahil olmak istemez oldum. Bıraktım, istemekten de bıraktım.

Duymak ki zaten zor olan sanırım duymak. Katlanılası olan şeyleri duymak da artık çileden çıkarır oldu. Duymak istemez oluyorsun çoğu zaman. Konuşurlarken dinlemek istemezsin ya, anlamsız gelir ya, sıkar ya... Onun gibi aynı.

Zamanı geldi dersin ya... zamanı geldi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

cem ben. arada sırada karalıyorum sadece.