Uzun zaman boyunca konuşulmaya, anlaşılmaya, anlaşmaya,
anlatmaya çalışıldı. Anlamamak mümkün değil anla(ta)mamak varken dendi. Her şeye rağmen anla(şıl)dığı düşünüldü ki
anla(şıl)mıştı anla(ta)mamışken. Kolay olmayacağının bilincindeyken kolaylaştırmak, kendini anla(ta)mamayı
getirmişti anlattığını düşündüğü biranda. Geç olmamış erken de hiç değildi
zaten anla(t)manın zorluğunda. Olsun de(n)di anla(t)mak için daha
kaybedebilecek bir şey kal(ma)mışken, anlamaya giden ilk yolun anla(t)maktan
geçtiğinin bilincinde. Anlıyorum de(n)di anladığını(n) farkına varmış gibi. Bir
kenara bırakıldı sonra, anlaşılmıştı birçok anlaşılmayan duygu seli. Sonra kenara
bırakılan şey aslında bırakılmamış sadece ertelenmişti anlaşılır bir şekilde. Geçen
her gün nasıl anlaşıldığı konusunda sorgu suale dahil olmasa da. Yapıla(nla)rın
içinde kaybolmadığının bilince belki de beklen(me)meliydi başka bir zaman, başka bir şehir, başka bir
akıl, başka bir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
cem ben. arada sırada karalıyorum sadece.